Peki dedi babam ve Kaptan Köşkünde pek de cılız olan bir kahvaltı yaptık. Günlerden pazar olmadığı için maalesef açık büfe kahvaltı yoktu. Ne yapalım biz de ne varsa onu yedik. Dün ilk defa krem peynir yedim ve tadı çok hoşuma gitti. Keşke her gün yesem. Neyse ben bir yürümeye başlayayım artık gider kendim alırım. Zaten bu aralar yürümeye çok hevesliyim. Bizimkilerin belleri ağrıyıp da pes edene kadar beni yürütmelerini istiyorum. Bir an önce yürümeyi öğrenip doğum günümde ortalıkta koşturmalıyım. Bu arada 6 aralık benim doğumgünüm herkesi beklerim.
30 Ekim 2008 Perşembe
Eskihisar
Peki dedi babam ve Kaptan Köşkünde pek de cılız olan bir kahvaltı yaptık. Günlerden pazar olmadığı için maalesef açık büfe kahvaltı yoktu. Ne yapalım biz de ne varsa onu yedik. Dün ilk defa krem peynir yedim ve tadı çok hoşuma gitti. Keşke her gün yesem. Neyse ben bir yürümeye başlayayım artık gider kendim alırım. Zaten bu aralar yürümeye çok hevesliyim. Bizimkilerin belleri ağrıyıp da pes edene kadar beni yürütmelerini istiyorum. Bir an önce yürümeyi öğrenip doğum günümde ortalıkta koşturmalıyım. Bu arada 6 aralık benim doğumgünüm herkesi beklerim.
28 Ekim 2008 Salı
Yine Yeniden Ben
27 Ekim 2008 Pazartesi
Atam İzindeyiz
yıl : 1938
Atatürk vefaT etti ..
Yer : TÜRKİYE
yıL : 2008 .
Atatürk Ülke nasıl yönetlir qörmeye qeldi..!
Doğruca meclise qidiyor .. Meclis kapısında basbakan cumhurbaskanı üst düzey devlet yöneticileri karşılıyor onu.Salonda en önde oturtuyorlar,ve o qünkü ülke soruları tartışılıyor..! Oturum bitiyor meclis lokantasına qötürüyorLar Atatürk'ü ..! Yemekten sonra otele qötürüp yatırıyorlar..Sabah erken otelden almaya gidiyorlar.. Oda boşş!
masanın üzerinde bi not :
- EFENDİLER ! BEN İSTANBUL'A GİDİYORUM .. ORADAN Bİ VAPURA BİNİP TEKRAR SAMSUNA ÇIKACAĞIM.. ÇÜNKÜ BU ÜLKENİN BİR KURTULUŞ SAVASINA DAHA İHTİYACI VAR !! ..
Alıntı:http://frm.ekshi.net/yil.2008.ataturk.donerse.103687.html
22 Ekim 2008 Çarşamba
Hastalıkda Son Durum
20 Ekim 2008 Pazartesi
Uluslararası Arkadaşlık Ödülü-Friendship Around The World Award
Her günümüzde, yazdığımız her yazıda bizi yalnız bırakmayan, yazıları ile bize destek olan, Duru'yu kendi çocukları, yeğenleri, kardeşleri gibi benimseyen, lezzetli tariflerini bizimle paylaşan, hiç üşenmeden o kadar yolu aşıp evimize gelen, bizi evde bulamadıkları halde şikayet etmeyen, sitemlerimize, sevinçlerimize, heyecanlarımıza ortak olan, yorgunluğumuzu gidermek için çay ve kurabiye ikram eden, beceriksizce birşeyler yapsamda hevesimi kırmadan yoluma devam etmemi sağlayan herkese çok teşekkür ederim. Sevgili arkadaşlarım hepiniz benim için en güzel ödüllerin sahibisiniz.
18 Ekim 2008 Cumartesi
Saat 15.00
17 Ekim 2008 Cuma
Saat 23:00
Bebeğim Yanıyor
16 Ekim 2008 Perşembe
Resim Çalışmaları-3
15 Ekim 2008 Çarşamba
Yağmur Yağmur
Bugün yağmur neredeyse hiç durmadan yağıyor, bazen yavaş yavaş bazen bardaktan boşanırcasına. Bizde yağmurun hızını kestiği bir anı fırsat bilip biraz temiz hava alalım dedik. Her şeye olduğu gibi yağmura da bir çare bulup kendimizi dışarı attık. Duru'nun yağmurla ilk tanışması, nasıl keyif aldığını anlatmama gerek yok sanırım. Bu gidişle sevgili bizi eve sokmakta bayağı zorlanacak. Hele bir kar yağsın asıl o zaman bizi görün. Minik prensesimle birlikte kocaman bir kardan adam yapacağız. Yalnız bir sorunumuz var, eldivenlerimiz yookkk...Burdan Duru'nun teyzelerine duyurulur.
13 Ekim 2008 Pazartesi
Eren Bir Yaşında
Benim oyun arkadaşım Eren'i tanıyorsunuz. Dün onun doğumgününe davetliydik. Korsanlı bir pastası vardı. Partide Eren'in kuzeni olan 16 aylık Aras'da vardı. Eren'den fazla Aras ve pastayla ilgilendim. Aras kendi eliyle bana kurabiye yedirdi, babamın bakmadığı bir anda da beni öptü. Zaten partideki tek güzel bayan ben olduğum için herkesin ilgi odağı bendim. Özellikle Eren'in babası beni kucağından hiç bırakmadı. Yabancıları görünce artık ağlamıyorum. Demek ki her şey zamanla geçiyor.
10 Ekim 2008 Cuma
Sonbahar
Çiçekler ise soğumaya başlayan havalara inat hala rengarenk. Belki de bu mevsimin çiçekleri, ben kendimi avutuyorum.Bunlarda kedilerimizden bir kaçı. Duru kedilere bayılıyor, özellikle yavru kedilerle arası çok iyi. Bir tane de köpeğimiz vardı ama yazdan beri ortalarda gözükmüyor.Yol boyunca kaplumbağaya rastlayamadık. Karşımıza çıkan tek hayvan kedi ve koşarcasına kaçtığımız arı.
Bir yarım sonbahar bir yarım bahar. Hüzün çöküyor yüreğime, gözlerimin içi ışık dolu. Yağmurla akıtsam gözyaşlarımı içime, güneşle coşsam gökyüzünde. Elimde kahvem dalıp gitsem uzaklara, uzaklardan alıp getirsem çocuk düşlerimi. Bir yarım sonbahar bir yarım bahar.
Sonbahar Tavşanı
9 Ekim 2008 Perşembe
Bizim Kabile
Create your own family sticker graphic at pYzam.com
7 Ekim 2008 Salı
Sobe
Kaçak İnşaat
Dergiden sayfaları koparıp şeritler halinde kestim. Ölçü vermek isterdim ama cetvelim olmadığı için rastgele kestim. Sonra kurşunkalem yardımı ile boru şeklinde kıvırdım ve uçlarını yapıştırdım. Kalınlığı size kalmış, fakat fazla kalın olmamasında fayda var.
Daha sonra bunları kutunun üstüne yapıştırdım. Bir nevi kütük şeklinde oldular. Hani dağ evleri vardır ya, gözünüzde canlandırın işte onlar gibi. Aslında çatıyı da aynı şekilde yapmam gerekiyordu ama sıkıldığım için yine derginin kırmızı sayfalarından bir sayfa ile kapattım. İşte bir sofa bir bakla gecekondumuz tamam. Tabi 2 saat sonra zabıta Duru tarafından yıkıldı ama olsun sonuçta bir kaç saatliğine de olsa benim de bir evim oldu ya...
6 Ekim 2008 Pazartesi
Sonuç " 0 " Mı?
Ben bir Tracy Hogg annesi değilim,olmadım bundan sonra da olamam. Duru'yu kitaplara göre yetiştirmedim belki hata ettim belki doğru olanı yaptım bunu zaman gösterecek. Duru için elimden gelenin en iyisini yapmak istemiştim.Ye,yat,oyna üçleminde büyütmedim. Biz daha çok ye, çevreyi tanı, yeni şeylere dokun, keşfet, araştır, anne göğsünde dinlen,yat sınırsızlığında zamanı geçirdik. Peki sonuç " 0 " mı?
4 Ekim 2008 Cumartesi
Kahvaltı
2 Ekim 2008 Perşembe
Dolu Dolu Bir Gün
Biz Duru'yla birlikte bir yakalayalım dedik ama bir türlü yakalayamadık. Tam tutacak gibi oluyoruz gemi birden parmaklarımızın arasından süzülüp gitti. Bir de gemiler arkamızda olunca yakalamak zor oluyor.
Ben arılardan köşe bucak kaçarken bizim iki kafadar atmışlar çakıl taşlarının üstüne kilimi bağıra çağıra şarkı söylüyor. Bir yandan da biz çok acıktık diye de tempo tutuyorlar. Anne bir yandan arıdan mı kaçsın yoksa kahvaltı mı hazırlasın bilemedi. Azıcık aşım kaygısız başım diyerekten evden getirdiğimiz tostlarımızı yedik, çayımızı yudumladık. Tabi her arıyla da benim havalara zıplayıp sahil boyunca koşmam da günün komedisi oldu.
Hep baba kız bu güzel havanın keyfini sürecek değil ya biraz da kız kıza güneşlenelim dedik. Duru Hanım denize bayıldı, sürekli el çırpıp durdu.
Sahilde güneşlenme faslımız bitince bu sefer soluğu Boğaziçi Hayvanat Bahçesinde aldık. Duru özellikle akvaryumu ve maymunları çok beğendi. Şempazelerle birlikte çığlık çığlığa bağırıp durdu. İşte günün kısa bir özeti. Gitmek isteyenler için bu havaları tavsiye ederim. Hava çok sıcak olmadığı için koku da fazla olmuyor. Biz çok rahat gezdik, sandığım kadar da büyük bir hayvanat bahçesi değilmiş. Ankara'da büyüdüğüm için sadece Atatürk Orman Çiftliğini biliyordum, benim için de çok güzel bir süpriz oldu. Bu güzel için sevgiliye ve Duru'ma çok teşekkür ederim. Sizi çok seviyorum.
Son bir şey: her canlı kendi doğasında mutlu, onlara bu mutluluğu sağlayamayacak ve hak ettikleri saygıyı gösteremeyeceksek lütfen hayvanat bahçeleri olmasın.