22 Kasım 2009 Pazar

YENİ BAŞLANGIÇLAR

Olmuyor böyle, bir türlü sözümü tutamıyorum. Ha yazdım yazacağım derken bir bakmışım ki yine uyumuşum. Halbuki hayatımızda yazacağımız yeni başlangıçlarımız varken hiç olmuyor, gecikmiş fotoğraflara bugünün tarihini vermek. Ah birde fotoğraf makinesinin tarihini ayarlayan olsa sevabına.
Duyduk ki bugün TEK çalışma yapacakmış, 9.00'dan akşamakadar elektrik yokmuş. Bu sefer sabah uykudan fedakarlık edip bilgisayarın başına geçtim.Bir yandan yarın yetiştirmem gereken işleri yaparken, bir yandan da ihmal etmeye yüz tutmuş blogla ilgileneyim dedim.
Yazının başlığına yeni başlangıçlar dedik demesine ama bakalım hepsini anlatabilecek miyiz. Saate bakayım iyi daha bir saat var, sanırım elektrikler kesilmeden hem yazmayı hemde işimi bitirebilirim.

Havalar güzel iken gezmeyi hiç ihmal etmiyoruz. Nasıl olsa yakında evlere tıkılacağız. Hoş biz kar kış dinlemiyoruz ama şu grip muhabbeti yüzünden sevgili ile Portekiz'e gitmekten vazgeçtik. Hem soğuk hem grip biz en iyisi evde oturalım. Sevgili bize hediyeleri nasıl olsa getirir.

Duru artık memeye veda etti. Yaklaşık 3 hafta önce başladığımız bu veda süreci arada sırada yastığını görmesiyle ağlamalara dönüşse de çok da korktuğum gibi sancılı olmadı. Ancak memenin yerini bu sefer benimle uyuma alışkanlığı aldı. Akşamları hadi kızım yatağa dediğimizde bijim bijim deyip bizim yatağımıza gidiyor. Ama gecenin bir vakti uyanıp kendi yatağına gitmek istiyor. Belki bu bloğu okuyanlar arasında memeden kesme süreci yaşayanlarınız olabilir. Ben kendi taktiğimi söyleyeyim. Bir akşam yastığını alıp geldiğinde " memede sütün bittiğini, artık büyüdüğünü" söyleyip dikkatini başka yere çektik. Şimdi ara ara olan ağlama krizlerinde de aynı şeyi yapıyoruz. Bizde işe yaradı.
Suyu görünce aklıma geldi. İkinci yeni başlangıcımız ise merhaba tuvalet. Aslında Duru'yu tuvalete alıştırma süreci bakıcımızı ikna etmekten daha kolay oldu. Tam anlamıyla olmamakla birlikte yavaş yavaş alışmaya başladı. Bakıcısının söylediğine göre cuma günü her seferinde söylemiş. Bize tuvalet eğitimine başlama kararını aldıran neden ise Duru'nun bunu kendi istemesi oldu. Önce oyuncak sandığı oturağına bir gün oturup da 10 dakika sonra " anne bitti" deyip gittiğimde gördüğüm manzara, sevgili ile bize haydi başlıyoruz kararını aldırdı.

Biraz daha hızlı yazmazsam yetişemeyeceğim. Saat 8.30 olmuş bile.
Biz bu hafta sonu yine çok eğlendik. Havada güzel olunca değmeyin keyfimize. Ama bir ara yolumuz sehven Pendik pazarına düştü düşmesine ama pzarı şöyle bir uzaktan görüp yaklaşık yarım saatte trafikten kurtulup evimize döndük.
Bu da Durunun bir diğer yeni başlangıcı. Evimizde artık bir Ebru Sanatı ustası var. Bakalım sevgili malzemeleri temin edecek, sonra halılar, koltuklar ne hale gelecek. Bir tahmini olan var mı?

25 Ekim 2009 Pazar

ALİBEY'de

Eğitmenimiz Sergen Ağabey daha 16 yaşında ve çiftliğin sahibinin oğlu. 4 yaşından beri at biniyormuş. Şimdiden bir çok birinciliği var. Atımız ise yavru bir at, ismi Karamel. Üstündekinin öyle suratsız durduğuna bakmayın güneş rahatsız ediyor.


Nasılım ama, bizim atımızın adı ise Havana. Sergen bunun orta büyüklükte bir at olduğunu söyledi. Diğerlerine binmek istemezdim.
Sevgili bu işi biliyor. Duru'da inşallah ona çeker. Yani bu tür konularda. Bu arada 2 gün önce yarışlardan birincilikle dönen Darwin'in fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Bir daha ki sefere söz.
Çok geziyoruz gezmesine ama bir türlü söz verdiğim gibi sıklıkla yazamıyorum. Yazamadığım gibi blog arkadaşlarımızı da ziyaret edemiyorum. Çok kötü bir blogcu oldum. Duru büyüdüğü zaman bu duruma çok kızacakmış gibi geliyor. Bu arada fotoğraf makinesinin tarihini ayarlamayı unutmuşuz. 2004 ne ola ki? Neyse efendim, biz bu hafta sonu Gebze'nin Cuma Köyü'nde bulunan Alibey At Çiftliği'ndeydik. Duru ve sevgili atlara aşina benim içinse bir ilk, bu nedenle ata binmemle inmem bir oldu. Serde yükseklik korkusu olunca başım döndü ve ineceğim diye tutturdum. Ama bir daha ki sefere bir tur atmadıkça inmeyeceğim. Tabi Duru benim gibi mi, ben ne kadar ödleksem o bir o kadar cesur. Aslında korkuyla büyümemesi için elimizden geleni yapıyoruz ama yine de korkuyu öğrenmeye başladı. Sağolsun alt kata taşınan komşumuz tadilat yaptırırken bizim ki matkap sesinden korkmuş. O günden beri de bir tıkırtı duysa "amca amca" diyerek korkarak yanımıza geliyor. Bakalım nasıl çözeceğiz bu sorunu.


20 Eylül 2009 Pazar

GİTTİK,GELDİK,BİR TATİLİDE BÖYLE BİTİRDİK

Sonunda tatile çıkabildik.Uzun zamandır beklediğimiz, ihtiyacımız olan tatil maalesef çok da keyifli geçmesede yine de eğlenceliydi. Tatil boyunca Duru'nun iki yaş sendromu ile ve üstüne eklenen soğuk algınlığının minik cadıda yarattığı huysuzlukla başetmek sevgili ve benim için oldukça yorucuydu. Neyseki eve geldiğimizde dinlenme fırsatı bulabildik.

Bütün olumsuzluklarına rağmen yine de oldukça keyifli anlarımız da yok değildi. İlk gün sudan çıkmak bilmeyen Duru, sonraki günler boyunca sudan korktu. Onu ikna etmek bayağı zor olsa da arada sırada suya sokmayı başarabildik. İşte bizden tatil manzararaları...













31 Ağustos 2009 Pazartesi

ÇOK AÇTIK ARAYI ÇOOK

İş güç derken kendimizi fazla kaptırdık hayatın koşuşturmacasına. Halbuki giden günler geri gelmiyor. Ne Miko'nun zulmü ( namı diğer şube müdürü) ne de diğerleri güzel günlerimizi siyaha boyamamalı. Bundan sonra çok yorgun olmadığım sürece yazmaya devam edeceğim. Duru'da ben de sizleri o kadar çok özledik ki. Umarım sizde bizleri unutmamışsınızdır. Sıkı durun biz geri döndük.

Bu hafta sonu soluğu yine dışarıda aldık. Önce İzmit ertesi gün de bir İkea yapalım dedik. Bu gezintiden en karlı çıkan yine Duru oldu. Bir bebek, masa ve sandalye, bir de tahtadan tren seti aldık. İkea her zaman gitmek istemişimdir ama bir türlü kısmet olmamıştı. Her ne kadar ufaklığın kaprislerinden gezmek eziyete dönüşsede yine de keyifli bir mağaza turuydu. Özellikle meydan alışveriş merkezinde oldukça keyifli saatler geçirdik. Darısı diğer günlerin başına. İşte hafta sonumuzdan eğlenceli dakikalar.


30 Temmuz 2009 Perşembe

Soranlara Selam Olsun





Uzun ama çok uzun bir aradan sonra geri dönmüş olsak da öyle uzun uzadıya kalacak değilim maalesef. Sadece bizi merak ettiğini bildiğim dostlarımızı üzmemek için iyi olduğumuzu bildirmek amacıyla yazıyorum. Ne kadar acı ki binbir hevesle başladığım bloğa vakit ayıramıyorum. Üstüne üstlük eve iş getirmeye başladım. Bir de bunun üstüne bir de sevgilinin kaprislerini, kendini bir şey sanan yetkili bozmalarının tavırlarını, müdürün stresini ekle beni çıkar ne kaldı: koca bir yorgunluk. Bu arada son resimdekiler benim yeğenim olur. Ben bu üç sıpanın doğduğu günü bilirim. Şimdi kocaman oldular. Aslında bir sıpamız daha var ama o ogün gelememişti.