30 Haziran 2008 Pazartesi

Yeşeren Heyecanlar











Büyütmek nedir bilmiyorum. İnsan nasıl bekler heyecanla, nasıl her gün su verir, büyütür filizlerini...Nasıl her gece meyveye dönüştüklerini düşünerek uyur. Her yağan yağmurla sevinir, açan güneşle hüzünlenir. Ayrık otlarını temizler, hiç bıkmadan, inadına inadına. Ve tek arzusu büyüdüklerini görmektir.Sonrası vız gelir. İçinde yeşeren heyecanlar meyve vermiştir ya yeter bundan gerisi onlara.

29 Haziran 2008 Pazar

Voyage To Past


Doğum hikayemi burda uzun uzun anlatmaya gerek yok diye düşündüm. Çünkü annem daha ben doğmadan önce bir blog hazırlamaya başlamış. Biraz acemice de olsa benim dünyaya geliş şerefime tüm kabilenin heyecanını dile getirmeye çalışmış. Bu blog da teyzemlerin, annemin ve anneannemin benim için yaptıkları el emeği göz nuru hırkalar, kazaklar, yelekler,...vb. şeylere de yer vermiş. Bu aralar bana yardımcı olsa da ara sıra kendi bloğuna da yeni şeyler ekliyor. Neyse bu kadar reklam bir yana biz konumuza dönelim...
Bilim adamı bir baba ile bankacı bir annenin dünyaya gelmemekte ısrar eden, miadını doldurduğu halde anne karnıdan bir türlü çıkmak bilmeyen inatçı kızıyım. Annem normal doğumla dünyaya gelmem için çok çalıştı ama ben onun acı çekmesini istemediğim için doğumumu doğal akışına bırakmadım. Bu yüzden sevgili doktorumuz Meltem teyzenin de kararı ile epidural anesteziyle dünyaya getirildim. Halbuki içerisi o kadar rahattı ki, bıraksalar içerde yaşamaya devam edecektim. Ah ah ne güzel günlerdi o günler. :)

Çok Amaçlı Dişlik


Dişlerim nasıl kaşınıyor bir bilseniz. Üç aydır ha çıktı ha çıkacak diyorum ama hala bir faaliyet yok. Ben de kaşıyabilmek için ne bulsam ağzıma götürüyorum. Kumanda varken dişlik de neymiş canım. Ben birinden bilezik diğerinden ise maske yaptım. Çok da şık oldu.

26 Haziran 2008 Perşembe

Dikkatttt Uçuşa Geçiyorum















Artık 6,5 aylık oldum ve kendi başıma oturmayı öğrenmem gerekiyor. Bizimkiler her konuda olduğu gibi bu konuda da bana yardımcı oluyorlar. Sırt üstünden yüz üstüne dönmeyi babam öğretmişti. Şimdi de kendi başıma oturmam konusunda beni cesaretlendiriyorlar. Ama bazen o kadar komik oluyorlar ki; geçen gün annem bana nasıl emekleneceğini göstermeye çalıştı fakat bir türlü beceremedi. Eee dile kolay bu işi yapmayalı 32 sene olmuş. Ne diyelim yine de koca bir aferin onlara beni kitaplara göre değil hislerine göre büyütüyorlar. Kalıptan çıkmış bir bebek yerine, kendi doğama, yaratıcılığıma bırakıyorlar. Ben de her geçen gün, yaptıklarımla onları şaşırtmaya devam ediyorum. Sonunu bildikleri bir filmi izletmektense her bölümü merak edilen bir dizi film oluveriyorum.

25 Haziran 2008 Çarşamba

Konuşan Kitap


Okunacak kitaplar var.
Okuyacak çocuklar da var mı?
Okunacak kitap çok.
Okuyacak çocuklar yok mu?
“Buradayız!” diyen çocukların
kollarına atılacak bu kitap!
Saçları sayfalardan,
gözleri kelimelerden,
yanakları resimlerden...
Susun çocuklar!
Bakın konuşuyor!


23 Haziran 2008 Pazartesi

Uf! Çok Yoruldum


Bu pazar benim için çok eğlenceli bir o kadar da yorucu geçti. Sabah yine her zamanki gibi saat 06.00 da uyandım. Kahvaltımı ettim, bol bol mızmızlandım ve bir saatlik kısa bir uykudan sonra güne hazırdım. Havanın çok da sıcak olmamasını fırsat bilerek ailece kampüsde dolaşmaya çıktık. Önce babamın organik tarım yaptığı tarlamızı suladık. Sonra yol boyunca elma, armut, kayısı, vişne, erik,... ne kadar meyve ağacı varsa hepsinden tada tada çocuk parkına geldik.

Oyuna başlamadan önce annemin hazırlamış olduğu sebze çorbasını bir güzel mideye indirdim. Bu arada futbol oynayan çocukları da büyük bir ilgiyle izledim. Ben de o kocaman topa vurmak istedim ama bunu bir türlü bizimkilere anlatamadım. Sadece uzaktan izlemekle yetindim. Fakat birgün ben de kocaman olacağım ve istediğim kadar, istediğim her şeyle oynayabileceğim..

Aslında bizimkilerin de hakkını yememem lazım..Beni eğlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Çok eğlenceli bir pazar günüydü...Salıncakta sallandım, kaydıraktan kaydım, oyuncak eşşeğin üstünde şen kahkahalar attım.
Sonunda eve dönüş yolunda sızıp kaldım. Aslında böyle dediğime bakmayın eve girer girmez yine bir kaplandan farksızdım.




21 Haziran 2008 Cumartesi

Ben Yine Ben

Bugün yine bir ilke imza attım. Ne mi yaptım? Artık bardakla su içebiliyorum, hem de kendi başıma. Bu işten açıkcası çok keyif alıyorum. Oh be! Suyu kaşıkla içmeye son. Hatta annemle babam konuşurken duydum meyve suyunu da bardakla vereceklermiş. Zaten meyveleri de emziğim ile yiyebiliyordum. Şimdi suyu da benim egemenlik alanıma girmiş oldu.Aman da ne güzel oldu.

20 Haziran 2008 Cuma

Bu Aralar Pek Bi Yaramaz Mıyım Ne!...




Bu aralar yerimde duramıyorum. Annem beni ne zaman yüzüstü yatırsa pat hemen dönüveriyorum. Ne yapayım artık emeklemek istiyorum. Hele şu dişlerim bir çıksın o zaman görün beni... Bugün annemle birlikte patatesli poğaça ve mercimekli köfte yapıp babamın iş yerine götürdük. Çok beğendiler, yalnız ben yolda giderken uyuduğum için biraz sersemlemiştim. Sonra Berrin teyzenin kucağında sızıp kaldım. Eee tabi bugün çok yoruldum. Üst komşumuza oturmaya gittik, ben Tuna ve Nil ile oynadım. Tuna ağabeyi çok seviyorum ama Nil'den biraz korkuyorum. Biliyor musunuz burda 2 yaşındaki bir çocuğu kene ısırmış. Annemle babam bu konuda çok dikkatli davranıyor. Pusetimin üzerini sürekli sineklikle örtüyorlar. Biliyorum benim zarar görmemi istemiyorlar ama ben çok bunalıyorum. Dünyayı bir tülün arkasından görmek istemiyorum. Ne güzel eski evimizde hiç böyle bir korunak yoktu. İstediğim kadar elimi,kolumu dışarı çıkarabiliyordum. Doğa ile iç içe yaşamanın bedeli bu galiba. Ona bu kadar yakın olup dokunamamak....

19 Haziran 2008 Perşembe

Haydi Bakalım


Araba kullanmaya annemin karnındayken başlamıştım.Annem o zamanlar yeni ehliyet almıştı ve Serkan hocadan sürücülük dersi alıyordu.Dolayısıyla ben de bütün teknikleri öğrenmiş oldum.Hatta öyle ustalaştım ki direksiyonu ellerimle değil ayaklarımla bile kullanabiliyorum.Annem bu aralar araba kullanırken çok tedirgin, nedeni herhalde benim: bana zarar vermekten korkuyor.Bu yüzden baktım olacak gibi değil direksiyona kendim geçtim. Haydi bakalım nereye gidiyoruz?...



18 Haziran 2008 Çarşamba

anne burası çok güzel



Canım anneciğim burası çok güzelmiş.Neden daha önce beni getirmedin.Şimdi bu benim kendi bloğum mu? Benim de arkadaşlarım olacak oleyyyyyyyyy!...Üzülme anneciğim senin yaptığında çok güzeldi ama biliyorsunki teknik hatalar çok oluyordu.Şimdi ben burda neler yapacağım neler....Mümkün oldukça her günümün bazen kısa bazen de kocaman bir özetini ( uzun olunca özet olmaz dimi?) anlatacağım. Seni kocaman kucaklıyorum kocaman kocaman dünya....