23 Şubat 2009 Pazartesi

Sar Beni Sevginle

Sar beni sevginle, ne zaman bu reklamı seyretsem gözlerim doluyor. Belli belirsiz anılar canlanıyor gözümde, hatırlamak için zorluyorum kendimi olmuyor. Kıyısından köşesinden bile yakalamıyorum o anı. Ama bir bilseniz içim nasıl özlem dolu, annemin kucağını özledim. Keşke hatırlayabilseydim annemin kucağını, ağladığımda beni nasıl sarıp sarmaladığını. Şimdi kızımı büyütürken daha iyi anlıyorum o kucağın sıcaklığını. Duru daha küçüktü, ağlıyor, bir türlü uykuya dalamıyordu. Önce sevgili bütün evi dolaştırdı kucağında, kulağına şarkılar fısıldadı, olmadı. Sonra o küçücük bedeni kollarımın arasında koltuğa oturup sallanan sandalye taklidi yaparak huzur içinde uykuya dalışını seyrettim. İşte o an annemi ne kadar özlediğimi bir kez daha anladım. Ben de kaç aydır yorgun ve uykusuzdum. Annemin kucağında uyumaya ihtiyacım vardı. Oysa annem benden kilometrelerce uzakta bense bunun için artık koca kazık olmuştum.
İstiyorum ki Duru hiç kucağımdan inmesin, doya doya sarayım sevgimle, ısıtayım üşüyen minicik ellerini. Koca kazık olduğunda bile...

19 Şubat 2009 Perşembe

Merakta Bıraktık

Biliyorum çok merakta bıraktık sizi ama elimizde olmayan sebeplerden dolayı, lütfen kusurumuza bakmayın. İlk önce lojmanda interneti kestiler, herkes kendine ait adsl olacak dediler. Bizde gittik paşa paşa aldık, zaten elimizde modemimiz de vardı hemen bağlanırız da bu ayrılık uzun sürmez dedik amma İstanbul'da güzel güzel çalışan modem burdaki sisteme uyum sağlayamadı. Sonunda babam ve Somer Amca iki gün boyunca uğraşıp sorunu çözdüler. Tam artık bugün bloğumuza ve sizlere kavuşuyoruz derken ben bilgisayarı space tuşunu kırdım. Annem önce kızdı ama daha sonra hatasını anlayarak benimle bu konu hakkında bir konuşma yaparak sorunu tatlıya bağladık. Şimdi bant ile yapıştırılmış bir space tuşumuz var. Anneme de çok haksızlık yapmayayım kızdı dediysem hafif bir serzenişdi. Yoksa benim annem görüp görebileceğim en serbest ve eğlenceli annelerden biri. Başka anne istemiyorum.
Gelelim geçen hafta neler yaptığımıza,aslında çok bir şey yapmadık. Bakıcım işe başlayalı 3 hafta oldu ama bir türlü fırsat bulup yazamadık. Annem daha sonra bu konu ile ilgili hissettiklerini yazacakmış. Sanırım çok duygusal bir yazı olacak. Neyse geçen hafta en son temizlik gününde kalmışız. Biz o gün annemle babamın iş yerine gittik, fakat öyle bir yağmur ve fırtına vardı ki maalesef fazla kalmadan geri dönmek zorunda kaldık. Bu fotoğrafı da babamın iş yerinde çektirdim. Şöyle denize karşı deri koltukta oturmanın keyfide bir ayrı oluyor. Hafta içi bakıcıma alışma antrenmanları sürdüğü için çok fazla resim çektirme şansım olmuyor. Çünkü annem alışmam için belli aralıklarla bizi yalnız bırakıyor. Şimdilik bir sıkıntı çektiğim söylenemez hatta dün tam gün yalnız kaldık ve sonuç başarılıydı. Ancak annemin kapıdan çıkarken ki gözyaşları içime çok dokundu. Canım annem keşke birbirimizden hiç ayrılmak zorunda kalmasak.
Maydanozlarla oynamaya bayılıyorum. Hele onları başımdan aşşağı gül yaprakları gibi atmıyor muyum sanki assolistim. Maydanozlarla oynamayı bitirdikten sonra annem sirkeli suda yıkadıktan sonra ( beni değil) kendilerini mercimekli köfte yapımında kullandık. Sizlere de ikram etmek isterdik ama kalmadı ki.

13 Şubat 2009 Cuma

Ödüle Doyamadım

Sevgili arkadaşlarımız Belkıs, İpek ve İnci ve annesi bizi de unutmayıp ödüle layık görmüşler. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Dün bana ödül verildiğini duyunca çok heyecanlanmıştım. Aklımdan yazacak bir sürü şey geçti ama ne yazık ki sinir bozucu üst kat komşum yüzünden akşamı gözyaşları içinde kapattım. Bugünsen karın ağrısından geberiyorum. Fakat sevgili arkadaşlarım için yataktan kalkıp en azından bir kaç satır yazmalıydım. Lütfen beni bu sefer mazur görün çünkü ödülün gerektirdiği diğer koşulları yerine getiremeyeceğim. Bir an önce gidip yatmam lazım. Hepinizi çok seviyoruz.

11 Şubat 2009 Çarşamba

Su Kuşu


Yarın büyük temizlik günü ya bizim kız dayanamadı banyodan başlayayım dedi. Lojman olunca maalesef insanın şöyle fransız banyosu, italyan mutfağı olamıyor. Beş yıl oturup gideceğim bir eve de masraf yapmaksa hiç içimden gelmiyor. Yine çok sızlandım değil mi ben en iyisi su kuşu Duru'ya döneyim.
Sevgili alıştırdı, elleri kirlendiğinde lavaboya gidip yıkıyorlardı. Duru sevgilinin kucağında lavaboya sarkarken gidip şu tabureyi getireyim bakalım becerebilecek mi dedim keşke demeseymişim. Zira Duru'yu banyodan çıkarmak mümkün olmadı. Suyla oynamayı zaten seviyor üstelik daha önce sevgili ile yaptığı bu aktiviteyi şimdi kendi başına yaptığını görünce iyice sevindirik oldu. Banyodan çıkardığımızda ise sanki bir yeri acımış gibi delice ağlamaya başladı. Hatta bir süre banyonun kapısının önünde yatıp tepinmeye devam etti. Güç bela yarın yine 10 dakika sözünü aldıktan sonra sakinleşebildi. Şimdiye kadar Duru'nun bir şey için hiç bu kadar ısrar ettiğini görmemiştik. Elleri yıkamayı öğrendik ikinci adım diş fırçalamak. Sevgili haydi iş başına.

8 Şubat 2009 Pazar

Zeynep Bebek ve Yine Ben

Dün 1,5 aylık Zeynep Bebeği görmeye gittik. Çok şirin bir bebek, küçücük olmasına rağmen benden çok saçı var. Sanırım o da benim gibi kucakta uyumayı seviyor ( ben küçükken kucakta uyurdum şimdi yatağımdan başka yerde uyumuyorum.). Postun sonunda Zeynep bebek için çaldığım ninniyi dinleyebilirsiniz. Bir ara uyumamak için direniyordu. Ben de bebeğin halinden en iyi bebek anlar deyip geçtim piyanonun başına. İlk başlarda çok dikkatimi çekmese de iş resim çektirmeye gelince soluğu hemen Zeynep'in yanında aldım. Ne de olsa ben bir ablayım ona hayatı benim öğretmem lazım. Nasıl poz verilir, anne nasıl çileden çıkarılır, hangi eşyalar zararlıdır, yemek yememek için nasıl uyku taklidi yapılır gibi bir sürü hayat tecrübemi ona aktarmam lazım. Tabi bunun için de daha sık görüşmemiz lazım. Büyüklerin dediğine göre mesafeler ve günlük yaşam koşuşturması buna pek izin vermiyormuş.Ben yine de Zeynep'ten söz aldım. Ne yapıp ne edip annesiyle babasını ikna edip baharda bize meyve toplamaya gelecek. Ben ona çok sevdiğim elma ve eriklerden vereceğim. Bu sene babam bahçemizi ekerse beraber dallarından domates ve biber toplayacağız. Geçen sene su olmadığı için domateslerimiz çabuk kurudu ama biberlerimiz çok güzeldi. Hele bir salatalığımız vardı ki sormayın, kıtır kıtır. Ali amcanın tarlasından da taze taze patates alırız. Bugün hava güzel olsaydı kuşburnu toplamaya gidecektik ama dışarıda fırtına var. Sadece bunlar mı var, hayır; vişne, kiraz, incir, iğde, dut, şeftali, kayısı, karadut, böğürtlen, mantar, kuzukulağı, armut. Bu kadar meyve muhabbetinden sonra karnım acıksa herhalde annem çok mutlu olurdu ama ne gezer, ben yine bir haftadır yemek yememe modumdayım. Zeyneplerde zar zor 10 kaşık yemek yedikten sonra beni çağıran Zeynep'in odasına dalıverdim. Bu bebeği de odasından aldım tabi Banu Teyzeden izin alarak. Bizimkiler başkalarının eşyasına izinsiz dokunmam konusunda çok hassaslar. Ben de bu şirinlik olduktan sonra kimseden izin almama gerek kalmadan kendiliğinden verirler.
Zeyneplerden çıktıktan sonra planımız eve dönmekti ama hava güzel olunca, uzun zamandır da gitmedik bir cadde turu yapalım dedik. Hem de Mothercare'den biraz alışveriş yapma zamanı da gelmişti. Eskiden evimize yakın olduğu için nerdeyse her hafta sonu Bağdat Caddesi'ne giderdik. Lojmana taşındığımızdan beri İstanbul'a o kadar sık gidemiyoruz.
Caddede dolaşmak çok keyifliydi, hele ben tek başıma yürümeye başlayınca annem koşmaktan bir hal oldu. Çevremde güvenlik kalkanı oluşturmaya çalışıyordu. Ben se bir oraya bir buraya koşturup duruyordum. Bir de insanlar bana ilgi gösterince iyice şımardım.
Yolun ortasında duran bu şeyler çok hoşuma gitti. Bunlardan kesin eve aldırmam lazım. Görmelisiniz çok entersan bir şey, yolun ortasında bunlardan bir sürü var, hangisiyle oynayacağımı şaşırdım.


4 Şubat 2009 Çarşamba

Sobe, sobe

Bu kadar da yüzsüzlük görülmemiştir herhalde, ne yapıp ne edip kendimi sevgili Belkıs'a sobelettim. Sanırım ben bu sobe işini çok sevdim.

Yaptığım 4 iş:
Bankacı, ev hanımlığı, başka yok mu... neeeeeee
Bıkmadan izleyeceğim 4 film:
Arı çizgi filmi, Shrek serisi, Day Hard, Hababam Sınıfı
Yaşadığım 4 yer:
Canım Ankaram, İstanbul, Kocaeli, İzmir
İzlediğim 4 TV proramı:
Avrupa yakası, Monk, Dr. House, Reklamlar
Tatil için gittiğim 4 yer:
Alanya, Çeşme, Paris, Bodrum
Sevdiğim 4 yemek:
Karnıyarık, Kereviz, Zeytinyağlı Yaprak Sarması, Hamsi
Hemen şimdi olmak istediğim 4 yer:
Geçenlerde bekçi alınacağı söylenen Avustralya'daki ada, Paris, yatağım, Ankara
Bir yağmur damlası olsaydım düşmek isteyeceğim 4 yer:
Düşünce casusluk yapabileceksem sevgilinin annesinin evine düşmek isterdim ki benim hakkında düşündüklerini bileyim. Koruyucu gücüm olacaksa canım kızımın başına ki onu bir ömür boyu kötülüklerden koruyabileyim. Buhar olup uçmayacaksam sevgilinin kalbine onu sonsuza kadar sevgimle sarabilmek için. Dört yine yok...

Ebelik bende kalsın sevdim ben bu işi...

3 Şubat 2009 Salı

Puzzle

Mukavva ve karton almayı beklersem hiç yapamayacaktım. Dün sevgili ders çalışırken onu yalnız bırakmamak adına uykuyla mücadele tekniği olarak ilk puzzle'ı yaptım.Hafta sonu Duru'nun dolabını yerleştirirken hiç açılmamış bodylerin içinden çıkan kartonu ne olur olmaz diye saklamıştım. İyi ki de saklamışım yoksa çarşıya ineceğim yoktu. Sevgilinin önerisi üzerine ikinci puzzle tahta üzerine yapacağım. Yapması benden, gerekli malzemeler sevgiliden, oynaması küçük hanımefendiden.