27 Kasım 2008 Perşembe

Davetlisiniz

06.12.2008 saat 10.10, Meltem Hanım çekip çıkarıyor seni, popona şaplak yemeden basıyorsun çığlığı. Hoop doğru çocuk doktorunun yanına gidiyorsun, skorlama başlıyor. Baban yanıbaşında dünyadaki ilk dakikalarını kaydetmeye çalışıyor. Bense en ufak bir aradan bile seni görmeye çalışıyorum, anestezi uzmanı birazdan yanına getirecekler diyor, kafamı sürekli yana çevirmekten tansiyonum düşüyor, oksijen takviyesi yapıyorlar. Hayır ben iyiyim diyorum, sen viyaklamayı hiç kesmiyorsun. Doktorun eli çabuk hemen bitiriyor skorlamayı, hemşire yeşillere sarmış bana getiriyor seni: hadi öp diyor. Ama bu çok kirli diyorum içimden, nasıl öpeceğim. Kollarımda dursa olmaz mı? Bir ömür boyu sürmesini dilediğim bir dakikacık bir buluşma bizimkisi. Gözlerimi kapayıp kafana bir öpücük konduruyorum. Minik meleğim artık aramızda...

25 Kasım 2008 Salı

Hafta Sonu

Bu babam da çok komik doğrusu, sözde beni banyoya hazırlaması gerekiyordu. Bakar mısınız yaptığına. Ben bu firavunu çok seviyorum.
Cumartesi günü de lojman komşumuz Nil'in doğum gününe davetliydik. Bir gün önceden haberimiz olduğu için sabahtan çarşıya inip hediyemizi aldık. Annem beni de unutmadı ve bana da yeşil boğazlı bir kazak aldı. İlk defa böyle bir kazağım oldu. İki saat orda kaldıktan sonra diş hekimi ile olan randevumuza yetişmek için ayrıldık. Annemin 20 yaş dişi çekildi, diğerlerinin ise ameliyatla alınması gerekiyormuş. Ben anlamıyorum çıkmak için bu kadar çok canımı acıtan dişleri neden çekiyoruz.

Pazar günü de baktık hava biraz da olsa sıcak, annem de yemek yapmamış hemen sahile inelim dedik. Gitmişken doğum günü organizasyonumu da yapmış olduk. Bizimkiler yemekleri tadıp davetlilere hangisi ikram edeceklerini düşüne dursun ben kendime hemen arkadaş buldum.

Elif maalesef lojmanda yaşamıyor, o gün bir arkadaşlarını ziyaret için gelmişler. Ben kendisini çok sevdim. Bu arada Elif 3,5 yaşındaymış yakında ona yetişirim gibi geliyor. Babalarımız da çok iyi anlaşınca doğum günüme Elif'i de davet ettim, bakalım gelecek mi? Babam daha doğum günü davetiyemi hazırlamadı. Yapınca bloğuma ekleyeceğim, şimdiden söyleyeyim hepiniz davetlisiniz.

22 Kasım 2008 Cumartesi

Zor Bir Karar

Dünden beri içimde bir sıkıntı, bir suçluluk duygusu, acaba doğru mu yaptım, yoksa...Artık Duru'nun bir bakıcısı var. İşe mart ayında dönecek olmama rağmen şimdiden adaylarla görüşelim dedik. Aslında bu bizim ilk görüştüğümüz bakıcı ve tavsiye üzerine bulduk. Hatta görüşme sırasında tavsiye telefonu bile geldi ama insan yine de yeterince emin olamıyor. Yeni bakıcımız şubat ayında işe başlayacak, bir ay boyunca beraber olacağız. Duru'nun evimizdeki yeni teyzemize, teyzemizin bize alışması lazım. Dünkü görüşmemiz sırasında minik prensesim hiç yabancılık çekmedi, Hasibe Teyzesi ile birlikte oyun oynadı, kucağında oturdu. Biliyorum bakıcı ile büyüyen ilk çocuk benim ki değil ama yine de kendimi bir tuhaf hissediyorum. Çocuğumu bir yabancıya bırakacak olmak kendimi kötü hissettiriyor. Umarım yanlış tercih yapmamışızdır. Bu suçluluk duygusundan daha kötü. Tek tesellim Hasibe Hanımın 20 yıldır lojmanda tanınıyor ve hep bu lojman içindeki çocuklara bakmış olması, en azından kimlerden referans alacağımızı biliyoruz. O gün geldiğinde seni bırakıp gitmek fikrine şimdiden kendimi alıştırsam iyi olacak. Ne olur zaman yavaş geç...

20 Kasım 2008 Perşembe

His

Dün gece uyandın, ağlıyordun, yanına geldim, kucağıma aldım, yarım saat kadar emdin, sonra tekrar uykuya daldın. Sabaha karşı tekrar uyandın, yanına geldimi bir güzel emdin, tekrar uyudun. Sonra sabah oldu, yukarıdaki çalar saatim beni çoktan uyandırmıştı, tam inşallah gürültüye uyanmaz diye dua ederken içeriden sesin geldi: " Bab ba "... Ah kızım ah bütün gece uykumun en tatlı anında yanına gelen ben, sen bab ba diye seslen, hiç oldu mu? Hele sevgili akşam eve geldiğinde çıldırıyorsun ya işte o zaman ben çıldırıyorum. Bana hiç böyle yapmıyorsun. Bazen acaba beni sadece süt makinesi olarak mı görüyorsun diye düşünüyorum.

16 Kasım 2008 Pazar

Dünya Dönüyor Sen Ne Dersen De















Dünya dönüyor sen ne dersen de, yıllar geçiyor farketmesen de ....
Ne zaman büyüdün sen meleğim.

14 Kasım 2008 Cuma

Sobe

1-YAŞAM FELSEFENİZ NEDİR?
Standart bir yaşam felsefesine sahibim. O kadar felsefe kitabı okumama rağmen daha kendi karmamı kuramadım. Mutlu olmak yetiyor bana, tabi her mutluluğun arkasından acaba kötü bir şey mi olacak diye düşünmesem.

2-İNSAN
Sınırsız istekleri için sınırlı her şeyi tüketen ama doğanın olmazsa olmazı fani.

3-HAYATTA OLMAZSA OLMAZ DEDİĞİNİZ 3 ŞEY
Kızım,eşim ve ailem.

4-MUTLULUK SİZE NEYİ İFADE EDİYOR
Duru'nun yüzünde gördüğüm her gülümseme mutluluğun basit, kısa ama en mükemmel tanımı benim için. Sevgili kıskanmasın, senin de...

5-GÖZLER
Gözlerden asla anlamam, hani gözler kalbin aynasıdır derler ya, ben bir türlü anlayamadım.

6-YALANA KARŞI VERDİĞİNİZ TEPKİ NE OLUR
Yalanı kimin söylediğine karşı değişir. Benim için anlam taşımayan biriyse üstünde durmam amma ya diğeri ise, işte o zaman sinirden kendimi kemirip bitiririm ve ilk fırsatta yalanını itirafa zorlarım. Bir de bir türlü itiraf etmeyenler var, o zaman herhalde sinirden iyice kızarırım. Bu arada yalan söylemekle gerçeği saklamak da aynı şey benim için.

7-GÜZELLİK
Güzellik ne az ne çok orta karar olmalı.

8-SEVGİ VE AŞKIN TANIMI
Herkese karşı sevgi duyabilirsin ama aşk özel birine karşı olmalı derim.

9-SEVGİ Mİ AŞKMI?
Her ikiside.

10-HANGİ MÜZİK VE NEDEN
Klasik müzik, ruhumu okşuyor.

11-DEGISTIRME SANSINIZ OLSAYDI HANGI 3 SEYI DEGISTIRIRDINIZ?
Kendimi, kendimi, kendimi

12-DOST?
"Her dost dosdoğru dost olmuyor"

13-BILGISAYAR?
Ailemizin bir ferdi.

14-SIZI IFADE EDEN BIR RESIM
Fotoğrafı ben çekmiştim. Yarım kalmış tamamlanmayı bekleyen bir bina gibiyim.

10 Kasım 2008 Pazartesi

Hafta Sonu

Bu hafta sonu yine çok keyifliydi. Bizimkiler yeni bir yer açıldı mı gitmeden duramıyorlar. Bu sefer de gazetede ilanını gördükleri Pendikpark'a gittik. Beklentilerimizin dışında, oldukça küçük bir mekan. Benim içinse gezdiğin yer değil kimlerle gezdiğin önemli olduğundan o gün yine çok eğlendim.

Önce Donald'la daha sonra Mickey'le biraz şehir turu yaptık. Bana yeni oyuncaklar aldık. Burada sıkılınca da Kartal sahile gittik, bir güzel karnımızı doyurduk, alışveriş yaptık ve eve döndük.

İçmiyorum sadece dudak tiryakisiyim.




Bunlar da benim yeni oyuncaklarım. Çadırımı çok sevdim, anneannemin yaptığı yumuşacık oyun halımı da içine koyduk. Bazen annem bile benimle oynamak için çadırıma geliyor, çok eğleniyoruz. Çadırdan arta kalan zamanlarda ise org çalıyorum, ben de yetenek var canım. Az kalsın unutuyordum bir de ayıcığım var ama resim çekilirken uyuyordu rahatsız etmek istemedim.

9 Kasım 2008 Pazar

Anlamak



10 Kasım 1938
Gidiyorsun peşinden milyonları sürükleyerek
Mehmetçiğin selam durmuş Ata'sına
Kadınların gözüyaşlı
Gidiyorsun gözün arkada kalmadan
Eanetine sahip çıkacaklar biliyorsun
10 Kasım 2008
Gittin sensiz koskaca bir yetmiş yıl ile
Mehmetçiğin hep nöbette yanı başında
Anlayamadan anlattık seni
Gözünü arkada bıraktık

4 Kasım 2008 Salı

Top Havuzum

Bizimkiler ne zamandır bana bir top havuzu yapmayı düşünüyorlardı. Sonunda hafta sonu bunu gerçekleştirdiler. Fakat 50 adet top bana yetmedi. İlk fırsatta biraz daha top alacaklar. Aslında pek oynadığım yok, şimdilik ilgimi çekmiyor. Sağolsun annemle babam benim yerime bol bol oynuyorlar. Dün babamı havuzumun içinden bir türlü çıkaramadım. Bugünde bir baktım annem girmiş içine. Nedir benim bu bizimkilerden çektiğim. Sürekli oyuncaklarımı paylaşmak zorunda kalıyorum.


2 Kasım 2008 Pazar

Seyyah Oldum Bu Alemde

Benim de üç dişim var, onlara iyi bakmayı şimdiden öğrenmem gerekiyor. Acaba hergün fırçalarsam dişlerim bu kadar büyük olur mu? Ya o kadar büyürse ağzımın içine nasıl sığacak? Yok yok ben istemem. Zaten bugünlerde dördüncü de geliyor artık fırçalayabilirim.
Cumartesi günü annemin sınavı vardı ve biz de bu fırsatta hep beraber İstanbul'a gittik. Önce bir alışveriş merkezine gidip alışveriş yaptık. Bizimkiler ne aldıysa hepsinin kalite kontrollerini yaptım. Sonra annem sınava girdi ve ben babamla birlikte ilk defa dışarda yalnız kaldım. Beraber basketbol oynadık, meyve yedik, baba kız çok eğlendik. Annemin de aklı bizde kalmış, bir saat içinde sınavdan çıkmış, " zaten yapamadım, hepsini attım, hadi artık eve gidelim " deyince yoğun trafik eşliğinde evimize geldik.
Pazar günü de annemin bozuk olan moralini düzeltmek için babam bize süpriz hazırlamış. Sabah annemle uyandığımızda bir de ne görelim, babam piknik sepetimizi hazırlamış bizi bekliyor. Hava da güzel bu fırsat kaçmaz deyip soluğu Bostancı sahilde aldık. Ne de olsa bizim eski mekanımız, ben burada doğmuşum. O yüzden tanıdık çimenlerin üzerine örtümüzü serip babamın hazırladığı lezzetli kahvaltımızı yaptık.

Sonra ben Esco'yu görünce dayanamayıp yanına gitmek isteyince annem de kahvaltısını bırakıp benimle birlikte geldi. Esco çok akıllı bir köpek, üstüne binmeme izin verdi ama oyun oynamak istediği zaman ben biraz korktum. Galiba ben de bir köpek istiyorum.
Hayatta yeni şeyler denemeyi seviyorum. Esco'nun annesi beni motorsikletlerine bindirdi. Acaba babama söylesem bana da alır mı? İnsan kendini çok havalı hissediyor.
Ve çimenler üzerinde ilk adımlar. Esco buraya gel, ben senin kadar hızlı koşamıyorum.