21 Aralık 2008 Pazar

Yağmurlu Bir Hafta Sonu

Cumartesi günü alışverişe gitmemiz gerekiyordu, annem yakın bir markete gitmeyi düşünürken babamın aklına Via- Port'a gitmek gelince yola koyulmak üzere hazırlanmaya başladık. Artık genç bir kız olduğum için annem balıkçı yaka kazağımı giydirdi. Bu arada yeşil bana bir ayrı yakışıyor. Babam benim ne kadar güzel olduğumu görünce hemen fotoğraf makinesine sarıldı ama benden görüntü almak kolay mı, bir dakika yerimde durmadım.
Durduysam da bu sefer objektiflere bakmadım. O sırada bu yeşillerin altına acaba bu pembe ayakkabılar gider mi diye düşünüyordum. Rüküş olmayayım sonra. Her kıyafetime göre bir ayakkabı aldırmam lazım bizimkilere. Mazallah dışarıda bir tanıdığa denk gelir, rezil olurum sonra. Bu arada geçen hafta Ankara'dan anneannem ile dedem beni görmeye geldi. Sağolsun teyzemlerde doğum günü hediyelerimi unutmamışlar. Ben ne kadar şanslı bir çocuğum. Ancak dedemden ilk başlarda çok korktum, uzun zamandır görmediğim için sanırım. Anneanneme hemen alıştım ama dedemi her gördüğümde ağladım.Bu durum ise annemin işine yaradı; ilk defa annemin kucağında uzun uzun oturdum. Anneannemler çok çabuk gittiler, oysa ki ben tam alışmaya başlıyordum. Havalar çok soğuk olduğu için bizde bir süre Ankara'ya gidemeyeceğiz. Annemle babam Ankara'da doğup büyüdükleri için havasına alışıklar ama benim hasta olmamı istemiyorlar. Zaten annemle daha iyileşemedik.

Ben kendi arabamda oturmak istemeyince annem beni market arabasına oturttu. Böylelikle bizimkilerin ne aldığını görebiliyordum. Babam bana bir tane çim adam aldı. Aslında bu bir çim bebek, ağzında emziği var. İlk fırsatta fotoğrafını ekleyeceğim, belki o zamana kadar saçları da uzar. Annem marketteki sebze ve meyveleri hiç beğenmedi ama yine de en acil ihtiyaçlarımızı bulabildik. Bana somon balığı aldık, babama işyeri için çiçek, anneme de bisküvi kalıbı almıştık ama eve geldiğimizde poşetlerden çıkmadı. Üzgünüm anneciğim, başka sefere olur mu?

Babam bana yepyeni bir oyuncak aldı. Şimdiye kadar hiç böylesini görmemiştim. Tahtadan yapılmış beş ayrı oyuncak haline dönüşebilen bir kutu, bunu da daha sonra ayrıntıları ile anlatacağım. Hatta bu görevi anneme vereyim, yarın ben uyuyunca güzel bir fotoğraf çekip oyuncağımı tanıtsın.

Bu da benim oyuncak bebeğim Keltoş Demir. Aslında annemin bebeği, nerden baksan 25 yıllık bir bebek. Annem küçükken dedem Hollanda'dan getirmiş. Annemin eşyalarına çok özen gösteren birisi olması sebebiyle 25 yıl sonra ben de aynı bebekle oynayabiliyorum. Keltoş ile oynamayı çok seviyorum, şimdilik gözlerini çıkarmaya çalışıyorum ama biraz büyüyünce nasıl oynayacağımı keşfedeceğim.

4 yorum:

neslihan erzincan özgür dedi ki...

Durucuğum yine çok güzel bir hafta sonu geçirmişsin.şanslı bebiş seni:-)oyuncağına bayıldım ve yeşil gerçekten çok yakışmış sanaa.çok öpüyorum canım.sevgilerimle...

şeker pasta dedi ki...

Durcuğum oyuncağın pek güzel miş, canım benim...
Mekaddescim bisküvi kalıpları için üzüldüm...
Bu arada mailin gelmiş şimdi okudum.
seni arayacağım şekercim, çok sağol çok incesin her zamanki gibi...
Sevgiler, öptüm...

sibelinpenceresi dedi ki...

Duru'cum
kazagına bayıldım maşallah
çok yakışmış...
ben sana çok güzel bir kız bebek
alırım merak etme biraz daha büyü de..

çok çok öptüm seni ..

şeker pasta dedi ki...

canımcım mailine cevap yazdım....