13 Ağustos 2008 Çarşamba

Yeni Tatlar

Pazar gününden beri bir şey yazmamışız. Aslında bu süre zarfında hayatımda pek de ilgi çekici şeyler olmadı. Ağzımın içinde iki tane diş var ama daha tam olarak büyümediler. Yemek yememeye ve bu yüzden anneannemin annemi hergün fırçalamasına da tam gaz devam. Annemle hergün emekleme ve yattığımız yerden oturur pozisyona geçme çalışmaları yapıyoruz. Yarı yatar pozisyondan oturur duruma geçebiliyorum ve şimdilik komando usulü emekleyebiliyorum. Fakat bu azimle gidersek herhalde bir aya kalmaz düzgün bir şekilde emekleyebilirim. Bu aralar babam beni hiç çalıştırmıyor, buradan ona da sesleniyorum: canım babam, hadi biraz daha azim. Biliyorum doktora tezini hazırlıyor ve deneyden deneye koşuyorsun. Eee bilim adamı olmak kolay değil ama ne olur canım babam tecrübelerine ihtiyacım var. Yoksa geceleri seni istemiyorum diye bana küstün mü? Fakat bu aralar biraz daha fazla anne kokusuna ihtiyacım var, dişlerim canımı çok yakıyor ve annemin göğsünde rahatlayabiliyorum. Hele şu dişlerim bir çıksın yine senin şirin kızın olacağım.


Dişlerim çok kaşınıyor, ne bulsam ağzıma götürüyorum. Annemler de hem karnım doysun hem de dişime soğuk soğuk masaj olsun diye bir armut verdiler ki sormayın. Ben armutu sonunda un ufak ettim ama dişlerimle değil ellerimle. Hatta geçen gün bir havuç vermişlerdi ki havuç ortadan ikiye bölündü, nasıl oldu anlayamadım. Çok mu güçlüyüm nedir?

Hiç yorum yok: