9 Temmuz 2008 Çarşamba

Evcilik Oyunu















Aslında bunları dün yazacaktım ama yaşadığımız yerde çıkan orman yangınları daha önemliydi. Ancak üzülerek söylüyorum ki bugün bir yangın daha oldu. Lütfen ormanlarımızı,doğamızı ateşe vermeyelim. Onların ne suçu var ki. Galiba insanoğlu hıncını kendinden güçsüz olandan almak konusunda bir numara. Bu yüzden değil mi hep yaralı çocukların yüreği. Neyse bu akşam daha fazla üzmeyelim kimseyi. Umarım bu yangınlar son bulur.
Dün annemle birlikte evcilik oyunu oynayalım dedik ama galiba ben biraz kantarın topuzunu kaçırdım. Annem hadi takıcılık oynayalım dedi ( o ne demekse), ben de elindeki kutuyu görünce bir sevindirik oldum anlatamam. Meğer annemin niyeti takı sandığını düzenlemekmiş. Oyalanayım diye elime zararsız olan bir kaç kolye ve toka verdi. Lakin benim gözüm hep o sandıkdaydı. Acaba içinde ne var diye bir kaç hamle yaptıysamda her seferinde annemin hayır diyen sesi beni durdurdu. E güzel anneciğim madem bana dokundurmayacaktın neden o zaman takıcılık oynayalım dedim. Ben de biliyorum, anneme nazım geçiyor ya, ağladım, tepindim sonunda sandığa dokundum. İçinde neler vardı bir bilseniz. Çoğu teyzemlerin ve annemin el emeği göz nuru olan kolyeler, küpeler, bilezikler, yüzükler,... Amacıma ulaşıp takıların hepsini karıştırmıştım ya bu bana yeterdi. Artı bu evcilik oyunundan sıkılma vakti gelmişti. Zavallı annem benim yerimde durmadığımı görünce apar topar takıları sandığa doldurmak zorunda kaldı. Böylelikle takıları yerleştirme işi de bir başka evcilik oyununa kaldı. Yeni bir oyunda buluşmak üzere...

Hiç yorum yok: