6 Temmuz 2008 Pazar

Tutamıyorum Zamanı

Öyle birden bire daldın ki hayatımıza, hazırlıksız, beklenmedik..Daha dün gibi babana varlığını söylediğim an. Nasıl da şaşırmıştı. Önce inanmamıştı... Dedim ya beklenmedikdin. Babanı ikna etmek bayağı zor olmuştu. Japonya'da saat gece yarısını çoktan geçmiş, İstanbul'da ise hala akşam üstü, baban yarı uykulu varlığını anlamaya çalışıyor. Bense kameradan babanın yüzündeki ifadelerin anlamını çözmeye çalışıyorum.
Belki de sevinememişti bu habere. Dile kolay tam 5,5 ay yanımda olamayacaktı. Senin içimde nasıl büyüdüğüne tanıklık edemeyecek, bütün olağanüstü ultrason görüntülerini kaçıracaktı. Ama en çok da benim için endişeleniyordu. Hele belimi inciterek yatağa mahkum olduğum o bir hafta yanımda olamadığına bir kez daha kahrolmuştu.
Hele ben bebeğim, nasıl üzülüyordum bir bilsen. Hastaneye her gidişimde, herkesi eşleri ile görmek öylesine yaralıyordu ki beni. Babanı, biricik aşkımı, canım kocamı öylesine özlüyordum ki. Daha mı bi duygusallaşmıştım ne..
Canım bebeğim öyle birdenbire daldın ki hayatımıza. Bir cuma öğleden sonrası öğrendim varlığını. Heyecan, korku, şaşkınlık hepsi birbirine karışıverdi kalbimde. Hala inanamıyordum. Anne olmaya hazır mıydım , daha kendim büyümemişken seni büyütebilecek miydim? Acaba?... Yo bu soruyu kendime sorduğum günler aklıma geldikçe kızıyorum kendime. Senin gibi bir varlığı nasıl tanırdım yoksa, nasıl öğrenirdim büyümeyi ve büyütmeyi.
O kadar hızlı geçiyor ki zaman. Bugün tam 7 aylık oldun. Ve ben iki ay sonra işe başlamak zorundayım. Nasıl ayrılacağım senden. Nasıl bırakıp gideceğim seni yabancı ellere. Neden tutamıyorum zamanı. Ya her anını doyasıya yaşayamadıysam. Canım kızım neden bu kadar hızlı büyüyorsun. Biliyorum en çok ben dedim, ah bir büyüse diye ama şimdi zaman yaklaştıkça istemiyorum, dursun zaman. Biz hiç ayrılmayalım.

1 yorum:

Mon Petit Chou dedi ki...

canım anneciğim ben hep senin minik bebeğin olarak kalacağım...