1 Eylül 2008 Pazartesi

Tatil Bitti

Tatil bitti, dün itibari ile evimizdeyiz. Canım kızım ilk defa otobüse binmesine rağmen yol boyunca bizi hiç üzmedi. Emzirme ekipmanlarımı ( saklanmak için çarşaf ve Duru'nun minik başı rahat etsin diye yastık) yanıma aldığımdan otobüsde rahatlıkla emzirebildim ve böylelikle yolun yarısını uyuyarak geçirdi. Geri kalan diğer yarısında ise çevresini inceleyerek vakit geçirdi. Fakat ben Ankara'da yine dinlenme ve ders çalışma fırsatı bulamadım. Zaten bu sınavdan pek umudum yok ya bakalım...Neyse bunlar can sıkıcı konular, biz en iyisi fotoğraflarla bir tatil turu yapalım.

Ankara'da Duru için diş buğdayı yapalım dedik. Daha önce de bir kaç kere yapmıştık ama meslek seçme törenini Ankara ziyaretine bırakmıştık.Aslında ben geleneksel simgeleri biraz değiştirdim. Mağlum devir değişiyor. Meslek tepsisinde Flüt: Müzisyen, Kitap: Yazar, Makas: Stilist, Fırça: Ressam, İlaç Kutusu: Eczacı, Kalem: Öğretmen ( Teyze Mesleği), Ateş Ölçer: Doktor simgeleri vardı. Şimdi farkettim hesap makinası koymamışım. Tabi bunlar benim uydurduklarım, mesela altın da konuyormuş, hani belki zengin bir koca bulur diye mi acaba?

Minik kızım ise bu kadar keşmekeşin arasından ateş ölçeri seçti. Tabi Nurhan teyzesi durur mu hemen itirazını yaptı. Çocuğun önüne ne koyarsan onu seçer dedi ve tepsiyi çevirdi ama gözünü doktorluğa dikmiş olan Duru önündeki flütü ve kalemi alıp atarak yine ateş ölçeri seçti. Aslında en çok ilgisini çeken ve ağzına almadığı bir o kalmıştı. Bakalım Duru'nun büyüyünce ne olacağı merakla bekleniyor.

Duru'nun kuzenleri Ece, Ege ve Bora...Hep birlikte oynadılar, güldüler, kısacası Duru çok eğlendi ve uzun zamandan beri ilk defa kalabalık bir ortamda bulunmuş oldu.

Ece Ablasının kucağından da inmek bilmedi. Ece'de bu durumdan pek şikayetçi değildi. Ece Ablamız bu sene üniversite sınavına girecek. Belki İstanbul'u kazanırsa bize daha yakın olur. Bizim gönlümüz ODTÜ'ye girmeesinden yana...

Ferhan Teyzesi ve Alara ablası ev taşıdıkları için diş buğdayı gününe gelememişlerdi. Sonra bir ara uğrama fırsatı bulduklarında Duru'yu bayağı büyümüş buldular. Tabi kilo anlamında değil. Çünkü yemek yememeye Ankara'da da devam etti.

Ankara ziyaretinde beni en çok üzen Anıtkabir'e gidememek oldu. Aşırı sıcak, kalabalık ve en önemlisi de bomba paniği Duru'yu Ata'sı ile tanıştırmamıza engel oldu. Allah'tan anneannesi 30 Ağustos'da bayrağımızı astıda kendi çapımızda bir tören yaptık. Söz kızım ilk fırsatta Anıtkabir'deyiz.

Beyhan Teyzesi şirin mi şirin bir ayakkabı almış. Hepimiz çok beğendik ama Duru en çok tadını beğenmiş olmalı ki ağzından hiç çıkarmadı. Özellikle akşamları muhallebisine katık yaptı.


Duru bu tatilde bol bol yeni tatlar ile de tanıştı. Limonu hiç yüzünü ekşitmeden keyifli keyifli kemirirken, portakalın sadece suyunu çıkarmakla yetindi. Ama içlerinde biri var ki ona bayıldı. Dondurma.....


Hamileyken çok limon yedim, Duru'da annesi gibi ekşiye bayılıyor., bu da demek ki evde aramızda ekşi ne varsa, onun için kavga çıkacak.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

hoşgeldinizzzz...
duru müthiş pozlar vermiş..minik prenses..o kadar çok yeni kelime girdiki şu an aklıma hangi birine ne yazacağım karmakarşık oldu..
çok güzel çok keyifli bir tatil olmuş sevdiklerinizle beraber..çok sevindim..sınava çalışabilirsin umarım inşallah da güzel geçer..
hayırlı bereketli ramazanlar dileyerek duruyu çok çok öpyorum..sevgilerimle..

Mon Petit Chou dedi ki...

Yosunbuka'cığım çok teşekkür ederim, iyi dileklerin için. sana da hayırlı ramazanlar diliyorum.

Adsız dedi ki...

canımm sobeledim soben sorulaı cevaplaman için seni bekliyor blogumda:) kopyalayıp cevaplayabilirsiniz çok öptüm..
likörden naber? unuttum sormayı

Mon Petit Chou dedi ki...

bu bizim ilk sobemiz... Duru'yu uyutur uyutmaz cevaplayacağım. liköre gelince açıkcası ne alemde daha bakamadım. Ankara'dayken eşime şekerini ilave etmesini söyledim ama ne yaptı daha sormadım.